Twitter'ı (X) neden bıraktım?


Bir sabah kalktım ve fark ettim ki, elim otomatik olarak Twitter'a gidiyor. Parmaklarım ekranı kaydırırken aklım başka yerde, ama gözlerim sürekli yeni bir şey arıyor. Haberler, yorumlar, gündemler, tartışmalar… Derken içimde bir gürültü birikmiş. Sessizlik özlemi gibi bir şey.

Twitter, ilk zamanlarında bana ilham veren bir yerdi. İnsanların düşüncelerini anlık, samimi şekilde paylaştığı bir alan. Ama zamanla bu akış bir yarışa, bir gösteriye, bir tüketim sarmalına dönüştü. Herkes haklıydı, herkes en komik olmak istiyordu, herkesin gündemi dündendi. Ben ise yorulmuştum.

Kendimi sürekli bir şeylere tepkili, tetikte, yorgun hisseder oldum. 280 karaktere sığmayan cümleleri içime atarken, anlamaya çalışmak yerine hızlıca yargılamayı öğreniyordum. Zihinsel bir telaş hâli.

O gün sildim uygulamayı. Sonra birkaç kez açma isteği geldi, dürüst olayım. Ama geçiyor. Çünkü artık daha az bildiğimi sanıyor, daha çok okuyor, daha çok düşünüyorum. Gündemlerden biraz uzak ama kendime daha yakınım. Ve bu, gerçekten iyi hissettiriyor.

Belki geri dönerim. Ama bu kez kendimi unutmadan.